İki beyin taşıdığınızın farkında mısınız?

İki beyin taşıdığınızın farkında mısınız?

İnsan kalbi üzerindeki son araştırmalar çarpıcı keşifler ortaya çıkardı ve bilincin muhtemelen kalp ve beyinin ortak bir başarısı olabileceğini düşündürmektedir.

Kalp, yıllardan beri dünyada, insana “insanlık” değerini sunan duygu, aşk ve erdemin manevi güç merkezi olarak kabul edilegelmiştir. Beyin ise, vücudun yönetim merkezi,                                                                                             bütün kas, iskelet yapısının ve organların uyumlu bir şekilde çalışmasının sağlandığı yer olarak görülmüş.

Gözlem ve aklın merkezi olan beyinde çalışmalar (deneyler) yapan Batılılar, beyindeki harikulade çalışma sistemi ve sahip olduğu inanılmaz karmaşık yapıdan etkilenmişler ve                                                                                     duygular karşısındaki tepkilerini görünce de kalbi adeta es geçmişler.

Bugün artık, aşkın bile beyin tarafından algılanıp yönetildiğine inanıyorlar. Öyle ki, ülkemizdeki çoğu nöroloji uzmanı bile “Kalp değil, beyin aşık olur” sloganında birleşiyorlar.

Institute of HeartMath vakfının kurucularından olan Beatrice C. Lacey,  1960 yılından itibaren kalp üzerinde ciddi çalışmalar gerçekleştirmiş, ispatladığı tezler ona, 1976 yılında                                                                                           APA (Amerikan Psikoloji Birliği) altın madalya ödülünü kazandırmış. Daha sonra çalışmalarını derinleştiren Lacey, söz konusu vakıf bünyesinde, kalbi tedavi eden özel bir cihaz bile geliştirmiş. Bu cihaz halen kullanılmakta.

Kalp de düşünüyor!

Lacey’e göre; kalbimizde de beyindeki gibi nöron hücreleri(düşünme hücreleri) var. Daha önemlisi, kalbinizde de manyetik enerji var ve bu enerji, beynimizdekinden tam 5 bin                                                                                         kat daha fazla. Kalp ile beyin arasında devri daim eden sürekli bir iletişim var ve kalp bazen beynin emirlerini yerine getirmeyerek geri gönderiyor.  Institute of Heart Math’den                                                                                 Profesör Rollin McCraty bu konuda şunları kaydediyor:

“Son çalışmalar bize, kalbimizin sadece bir çeşit beynin olduğunu göstermekle kalmayıp, beyin ile nasıl bir iletişim içerisinde olduğunu ve algılarımızı ve duygularımızı nasıl                                                                                   etkilediğini açıklıyor. Ve şaşırtıcı bir şekilde ilişkilerimizde kalbin gerçek rolünü ortaya koyuyor.

Kalp tam anlamıyla ikinci bir beyin gibi gözüküyor. Bir çok araştırmacıyı şaşırtan son derece karmaşık sinirsel bir sisteme sahip olan kalbin, beyinden ve otonom sinir sistemimizden                                                                           bağımsız yaklaşık 40 bin nörondan oluşan bir ağa sahip olması, ve çeşitli yollardan beynimizle irtibat içerisinde olması. Farklı  sinirler aracılığıyla, kalp sürekli beynimize bilgi gönderir                                                                                 ve böylece bizim algılarımızı ve zihinsel süreçlerimizi etkiler.

Kalpten çıkan sinirler beyinde medullaya ulaşıyorlar, oradan beyindeki daha yüksek merkezlerin içine bağlanıyor ve anlaşılan içgüdü, duygu ve korku merkezi amigdala üzerinde büyük                                                                           etkisi var. Burada ilginç olan kalbin (kalpteki beynin) beyinden ve sinir sisteminden tamamen bağımsız düşünmesi.

Kalp sinir sistemi kalbe (göğsümüzdeki beyin) serebral korteksden bağımsız öğrenme, hatırlama ve karar almayı mümkün kılar. Bunun dışında bir çok deneylerde kalbin sürekli olarak                                                                         beyine gönderdiği sinyallerin algılama, kavrama ve duyguların işlenmesi gibi yüksek beyin fonksiyonlarını büyük ölçüde etkilediği gözlemlendi. “

Dünyanın manyetik alanı olduğu gibi kalbin de elektromanyetik alanı var. Ve bu beyininkinden çok daha fazla.

Kalbin Manyetik Enerjisi, Beyinden 5000 kat Fazla

Daha şaşırtıcı olan keşif ise, kalbin manyetik alanı: Bu alanın elektrik bileşeni beyninkinden yaklaşık 60 kat, hatta manyetik alanı 5 bin kez daha güçlü ve vücuttan birkaç metre uzakta ölçülebilir.

Bu kalp düzenli atışlarla tüm vücuda karmaşık ritmik şablonlar gönderir ve bunlar bir çok işleyişi etkiler, beynimiz de kendini bu elektromanyetik atışlara senkronize eder.

Sevinç ve gevşeme anlarında solunum ve kan basıncı senkronize olur. Kalp böylece bizim kalple beraber dalgalanmamız için gerekli tüm vücudu senkronize eden sinyalleri göndermiş olur.                                                                           Olumsuz duygular çok düzensiz ritmik kalıplar oluştururken, aşk, sevinç ve diğer olumlu duyguların son derece pürüzsüz ve düzenli ritmik kalıplar oluşturduğu kalp spektral analizleriyle ispatlanmıştır.

Bu yazıyı paylaş

Profesyonel Destek İçin

Bize Ulaşın

Online Seans Talebi