Anaokulunda Öğrendiklerimiz …

Anaokulunda Öğrendiklerimiz …

Anaokulunda Öğrendiklerimiz Neden İş Hayatı İçin Çok Önemli?

Bugün makinelerin yapabildiği tüm işlerde – ameliyat yapmak, araba sürmek ya da yemek servisi yapmak gibi – hala belirgin bir şekilde eksik olan bir insani özellik bulunuyor. Çünkü makinelerin sosyal becerileri yok.

Oysa işbirliği, empati ve esneklik gibi beceriler, modern iş hayatında giderek artan oranda önemli bir hale geldi. Yeni bir araştırmaya göre 1980′den beri güçlü sosyal beceriler gerektiren mesleklerin sayısı diğerlerine göre                             daha çok arttı. Ve 2000 yılından beri düzenli maaş artışı görülen tek meslekler, hem bilişsel hem de sosyal becerileri gerektiriyor.

Bulgular, ekonomistlerin kafasını karıştıran bir gizemin de açıklanmasını sağlıyor: Yüksek beceri gerektiren işlerde bile görünen iş artışındaki yavaşlama. Ücret spektrumunda en kötü etkilenen işler, sosyal beceriler                                   gerektirmeyen işler gibi duruyor.

“Sizinle konuşurken, kafanızdan neler geçtiğini düşünmem gerekiyor. ‘Sıkıldı mı? Ona çok fazla mı bilgi veriyorum?’ Ve davranışımı sürekli buna göre ayarlamak zorundayım” diyor Harvard Üniversitesi eğitim ve ekonomi                               profesörü ve araştırmacı David Deming. ”Bu gerçekten yapması çok zor bir şey. Bu yüzden iş hayatında giderek büyüyen bir  paya sahip.”

Bazı ekonomistler ve teknoloji uzmanları bu eğilimi, iyimser olmak için iyi bir sebep olarak görüyor: Her ne kadar teknoloji bazı işleri ortadan kaldırsa da genellikle yenilerini de yaratıyor. Çalışma şeklimizdeki değişime                             öğrencileri de hazırlamak için okulların öğrettiği becerilerin değişmesi gerekebilir. Çünkü geleneksel eğitimde sosyal beceriler nadiren ön planda yer alıyor.

Deming’e göre anaokulu sınıfları modern iş hayatına çok daha fazla benziyor. Çocuklar küçük gruplar halinde sanat projelerinden bilim projelerine oradan oyun alanına geçiyorlar. Ve en önemli becerileri arasında paylaşmak                               ve diğerleriyle geçinmek yer alıyor. Ancak bu kısa zamanda sona eriyor. Yerini, çok daha az akran etkileşiminin olduğu ve bu tür becerilerin sadece ders tarzında öğretildiği bir eğitime bırakıyor.

Oysa iş hayatı artık çok daha fazla anaokuluna benzemeye başladı.

Deming’e göre hem sosyalleşmeyi hem de düşünmeyi (özellikle matematiksel düşünmeyi) gerektiren işler, istihdam ve ücret anlamında en iyi işlere dönüştüler. Buna, doktorlar ve mühendisler tarafından yapılan işler de dahil.                       Sosyal beceriler gerektiren ama matematik becerileri gerektirmeyen işler de arttı. Avukatlar, çocuk eğitimi ve bakımı çalışanları bu işlere birer örnek. El emeği (el işçiliği) gibi ne sosyal ne de matematik becerisi gerektirmeyen                         işler ise hızlıca ortadan kaybolan işlerin başında geliyor.

Günümüzde bilgisayar bilimine çok fazla önem verilmesine rağmen sadece matematik ve fen öğrenmek yeterli değil. Muhasebeciler, banka memurları ve mühendislerin yaptıkları belli türdeki işler gibi bu becerileri içeren ama                       sosyal beceri gerektirmeyen işler, son yıllarda hem en yüksek ücretli işler hem de tüm işler arasında en kötü durumda olanlar. Örneğin teknoloji endüstrisinde, bir grup projesinde çalışan bir bilgisayar uzmanı olmak gibi teknik                   becerileri ve insanlarla ilişki becerilerini birleştiren işlerde ise adeta bir patlama yaşanıyor.

“Eğer sadece teknik beceriler gerekli olsaydı, bunların otomatik hale getirilme ihtimali çok yüksek olurdu. Eğer sadece empatik ya da esnek olmak yeterli olsaydı, sonsuz bir insan kaynağı olurdu ve bu işe iyi bir ücret ödenmezdi”                 diyor Massachusetts Teknoloji Enstitüsü ekonomistlerinden David Autor. “Esas ustalık isteyen her ikisinin etkileşimi.”

Nobel Ödülü sahibi bir ekonomist olan James Heckman ise çığır açan bir iş yaparak karakter, güvenilirlik ve azim gibi bilişsel olmayan becerilerin de bilişsel başarı kadar önemli olduğu sonucuna vardı. “Bunlar öğretilebilir, ama                   okullar bunu hiç de yapmıyor” diyor Heckman.

Bu sonuçların akademik dünyanın dışındaki uygulamalarını görmek mümkün. Örneğin Google araştırmacıları, bir yöneticiyi en iyi yapan özelliklerin neler olduğunu şirket çalışanlarlarına sordu. Cevabın teknik uzmanlık olacağını         varsayıyorlardı. Bunun yerine cevap, birebir toplantılara zaman ayıran, çalışanların problemler üzerinde çalışmalarına yardım eden ve onların hayatlarına ilgi gösteren insan oldu.

Deming şöyle diyor: “İki çalışanın bir araştırma yayını hazırladıklarını düşünün. Biri veri analizinde ve diğeri de yazı yazmada iyiyse, çok daha verimli olacak ve işbirliği yaparlarsa ortaya çok daha iyi bir ürün çıkaracaklardır.                         Ama eğer insanlar arası iletişim becerilerinden yoksunlarsa, birlikte çalışmanın bedeli ortaklığı verimli hale getirmekten çok daha ağır olabilir.

Kadınlar, sosyal becerilerin talep edilmesi konusunda özellikle avantaj yaşıyor gibiler. Rutin işlerdeki azalma kadınları erkeklerden daha çok vurdu. Ancak kadınlar, yöneticilik, doktorluk ve profesörlük gibi işbirliği gerektiren                         işlere daha başarılı bir şekilde geçiş yaptılar.

Deming’e göre bunun sebebi, kadınların, bebeklikten başlayarak, sosyal duyarlılık, duygusal zeka ve başkalarıyla birlikte çalışma gibi şeylerde geleneksel olarak daha başarılı olmaları.

Bu sonuçlar, geleneksel eğitim artık gereksiz anlamına gelmiyor. İşin aslı, geleneksel okul konuları, işgücü piyasasında belki de şimdiye dek hiç olmadığı kadar önemli. Ancak okullar müfredata sosyal becerileri de katmayı                     denemeli.
Bu becerileri öğretmenin bir yolu da spor, müzik grubu ya da drama gibi grup aktiviteleri. Buralarda öğrenciler iş hayatlarında da ihtiyaç duyacakları çok önemli beceriler kazanıyor: Birbirine güvenmek, birbirinin güçlü                            yönlerini ortaya çıkarmak, öğrenmeye ve daha iyi olmaya açık olmak.

Bir gün neredeyse bütün işler otomatik olarak yapılır bir hale gelebilir ve bu da insanların sonsuz bir boş zaman içinde kalmanın keyfini sürmelerine neden olabilir. Ancak bu gerçekleşene kadar, öğrencilerin var olan iş                                 dünyasına hazırlanmaları gerekiyor. Belki de liseler ve hatta üniversiteler öğrencilerini tıpkı anaokullarının yaptıkları gibi değerlendirmeli: Başkalarıyla güzelce oynuyorlar mı, oynamıyorlar mı?

Bu yazıyı paylaş

Profesyonel Destek İçin

Bize Ulaşın

Online Seans Talebi