İnsan; beden-zihin- ruh’un bütünleşmesiyle oluşan,
aynı zamanda sosyal bir varlıktır. Her birey eşsizdir,
tamamen kendine özgü, farklı bir modeldir. Bazı
özellikleriyle diğer canlılara benzerlik gösterir elbette.
O’nu diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği de
“düşünebilme yetisi” dir.
Bireyin genetik farklılıkları yanı sıra, kendine özgü
algı kanallarını kullanarak dış dünyayı anlamlandırması,
“kendince” değerlendirmesi, bireysel özgünlük gösterir.
Her birey, tercihli temsil sistemlerini kullanarak, dışsal
verileri kendine özgü anlamlara dönüştürerek zihinsel
şemalar halinde hafızaya kaydeder. Zihinsel şemalar
yeni eklenen bilgiler ve yaşantısal deneyimlerle sürekli
değişim gösterir. Dolayısıyla değişim, insanın zihinsel
işleyişinde var olan doğal bir özelliktir.
Zihin ve beden aynı sistem içinde bir bütündür ve biri
diğerini etkiler. Algılarımız, duygu ve düşüncelerimizi,
bunlar davranışlarımızı; davranışlarımız da duygu ve
düşüncelerimizi etkileyen bireysel unsurlardır.
Fiziksel beden; yaşla, beslenmeyle, çalışma ve çevre
koşullarıyla ilgili olarak sürekli bir değişim içerisindedir.
Kişinin içinde bulunduğu çevresel faktörler de (açlık,
gürültü, sıcak, soğuk, müzik, manzara) düşüncelerini,
duygu durumunu ve davranışlarını etkilemektedir.
Dinlediği bir müzik, izlediği güzel bir manzara,
hatırladığı eski bir koku ya da yediği bir yemek gibi…
Peki ya çevredeki insan faktörü, bireyi nasıl etkilemektedir?
Ya da, sosyal çevresinde birey; kendini nasıl değerlendirmektedir?
Bu değerlendirmeyi olumlu ya da olumsuz yönde etkilemenin
bir yolu olsaydı bunun adı ne olurdu?
Bunun adı “BİREYSEL DEĞİŞİM” dir.
Bir insanın değişiminden ne anladığımız çok önemli!
Tümüyle başka birisi olmasını mı?
İstemediği özelliklerinin değişimi mi?
Bir insanı tümüyle değiştirmenin mümkün olmadığı
gibi gereksiz olduğunun da bilincinde olmalıyız.
Çünkü her insanı kendi içinde eşsiz bir bütün olarak kabul
ediyoruz.
Ancak, bireysel değişim deyince; bireyin kendi isteği
doğrultusunda bazı davranış ve alışkanlık değişiminden
söz ediyoruz.
Değişim, beraberinde bilinçli bir çabayı gerektirdiğinden,
ancak gerekli enerjinin içten gelmesiyle, yani bireyin
kendisinin isteğiyle gerçekleşebileceğini bilmeliyiz.
Değişim nasıl gerçekleşir?
Bilinçaltı zihin, düşünce ekimi yapabileceğiniz, verimli bir
tarladır. Ne ekerseniz, onu biçersiniz.Bu nedenle,
öncelikle eski düşünce modeli yerine, istenilen davranışın
tohumu sayılabilecek “yaratıcı düşünce”nin zihinde yeni
kaydının oluşturulması sağlanır. Bireye özgü öğrenme
araçlarıyla gerekli tekrarın yapılması planlanır. Yeni
düşüncenin yeterlilik boyutunda hafızaya yerleşmesi
sürecinde istendik davranışın uygulamalarla pekiştirilmesiyle
hedeflenen değişim gerçekleşir.
Bireysel değişimlerinizle daha sağlıklı, mutlu, başarılı kalın!