Yaşamınız; roman, oyun, film…
Konusu ; Dram, Komedi, Müzikal…
Zaman zaman hepsini içeriyor olabilir, çoğunluğu nasıl?
Hangi zaman diliminde geçiyor?
Geçmişte mi? Gelecekte mi? Bugün ve şu anda mı?
Biz bugünde yaşıyorken, zihnimiz daha çok hangi zaman diliminde olanlarla ilgileniyor?
Yaşamımız “ an”lardan oluşan film gibi. Her anın bir yaşanmışlığı ve bilgisi kayıtlı bilinçaltımızda.
O anlarda bir şeyler görüyoruz, duyuyoruz, yapıyoruz, iyi ya da kötü.
Gözlerimiz neler görüyor neler… Farkında olduklarımız, ya da hiç fark etmeden kayda aldıklarımız.
Hani bazen “hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti “deriz ya, işte, onun gibi gözümüzün ardındaki kameraman sürekli kayıtta ve içinde bulunduğumuz anları kaydetmekte…
Her sahne bir iz bırakıyor ve izler birbiri ardına uzayıp gidiyor yaşam çizgisinde.
Her kalp kendi ritmini oluşturuyor usta bir müzisyen edasıyla.
Peki ya kulaklarımız?
Neler duyuyor neler…
Onlar da izlemekte olduğumuz filmin fon müziğini kaydediyor adeta.
Bazen ince -romantik, bazen kalın, çatlak sesli, ya avazı çıktığı kadar bağırıyor, ya da ninni gibi, hassas, duygulu…
Bir rolünüz var elbet yaşam oyununuzda; ancak, kendi filminizde başrolde mi siniz? yoksa figüran mı?
Peki, sizi seslendiren kim? Başkaları mı?
Yoksa kafa sesinizi mi kullanıyorsunuz?
En çok kime kulak veriyorsunuz?
Dıştan gelen seslere mi? Yoksa yüreğinizden kopup gelen sezgisel tınılara mı?
Şimdi durun bir an ( görün, duyun, hissedin) ve bu soruları yanıtlayın!
Bakalım yaşam filminizin yazarı, yönetmeni, oyuncusu, seslendireni kim ya da kimler?
İYİ SEYİRLER!