Meme Kanseri Farkındalığı

Meme Kanseri Farkındalığı

Ekim Ayı Meme Kanseri konusunda farkındalık oluşturma ayı, bu nedenle 2010 yılında kaleme aldığım yazımın yeni düzenlemesini sizlerle paylaşmak istiyorum.

MEME SAĞLIĞI´na “PATOLOJİ UZMANI-KOÇ BAKIŞI”

Meme, süt bezleri ve bunları meme başına taşıyan kanallar(duktuslar), ayrıca bağ ve yağ dokusundan oluşan önemli bir organdır.Yaşama merhaba diyen her çocuğun ilk olarak tanıştığı bu organ, aynı zamanda onu besleyen , hastalıklara bağışıklığını sağlayan sütün kaynağı ve deposu görevini üstlenir.Çocukluktan genç kızlığa geçerken büyümesi , gelişimin sağlıklı olduğunu gösterir.Kadın güzelliğinin tamamlayıcısı olan memeler, her yaş döneminde farklı görevler üstlenmekte ve hem kadınlığın hem de anneliğin simgesi kabul edildiğinden, her dönemde kadın için önem arzetmektedir.

Meme kanseri, tüm kanser sıralamasında kadınlar arasında 1. sırada yeralmakta olup,her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanma riski olduğu bildirilmektedir.Kadınlarda meme kanserini artıran risk faktörleri şunlardır:

1)Yaş: 50 yaş üzeri kadınlarda kanser 4 kat fazla.

2)Cinsiyet: Kadın kanserlerinde 1. Sırada.

3)Bir memesinde, veya (anne, kızkardeş, teyze gibi ) 1. derece yakınlarda kanser varlığı

4)Erken adet görme, geç menopoz

5)Çocuk doğurmama ya da ilk çocuğunu 30yaş üzerinde doğurma

6)Hormon tedavileri

Bunlar kadar olmasa da Alkol, Sigara, Yağlı gıdalar ve Obezite suçlanan diğer risk faktörleri arasında yeralmaktadır.

Bu risk faktörlerinin biri ya da birkaçını bulunduranların mutlaka kansere yakalanacağı söylenemez.Bunun yanı sıra risk faktörlerini taşımadıkları halde kansere yakalanan hastalar da bildirilmektedir.
Tüm bu risk faktörlerinin yanısıra, BİREYİN DUYGU (Zihinsel) DURUMU’nun kanserin oluşma ya da oluşmamasında önemli rol oynadığını düşünüyorum. Biliyoruz ki insanlar “Zihin (duygu)” ve “beden”den oluşurlar . Herikisi birbirinden ayrılmaz bir bütündür ve birinde olan diğerini etkiler.

Kişilerin beslenme alışkanlıkları, bedenlerine karşı tavırları, olayları ve kişileri tanıma, değerlendirme vb. kriterlerinin kişiden kişiye farklılık gösterdiği gibi, düşünce yapıları ve duygusal durum da KİŞİYE ÖZEL’dir.

Korkutan,kızdıran, üzen, kişiyi değersiz hissettiren “olumsuz duygu durumunu” yaratan nedenler bağışıklık sisteminin gücünü azaltarak kanser hücrelerinin çoğalmasına yol açıyorlar. 26 yıldır Patolojide binlerce hastanın kanser preparatları arasında doğru tanı koymaya çalışırken, aynı zamanda sonucu almaya gelen yakınlarından hastanın duygu durumu hakkında kısa mesajlar alma fırsatı bulduğumdan; çıkardığım sonucu şöyle özetleyebilirim;
Hastaların çoğunun yaşamlarında onları çok sarsan üzücü olaylar (bir yakınını kaybetme, varlıktan yokluğa düşme, eşinden ayrılma, memleketinden uzaklaşma, ailesiyle görüşememe, işini kaybetme, kızı ya da oğlunun boşanması, eşinin aldatması, çocukları evlendikten sonra onlarla görüşememe , hastalık ve ölüm korkusu vb…)olmuştu.
Tüm bu durumlar kişinin yaşam enerjisini azaltarak bağışıklık sisteminin zayıflamasına;zaten saldırı için bekleyen kanser hücrelerinin çoğalmasına uygun zemin oluşturmaktadır. Örneklerde duygu durumundaki şu özellikler ön plana çıkmaktadır.

1)SEVGİ EKSİKLİĞİ

2)YOĞUN ÖZLEM ve YOKLUK

3)KENDİNİ DEĞERSİZ HİSSETME.

Bireyin  kendisini İYİ hissetmesi; BEDENEN ve  ZİHİNSEL olarak   İYİ hislere sahip olmasıyla mümkündür.

Zihinsel (Duygu)  durumunun “İYİ” olması kişinin bağışıklık sisteminin tam kapasite çalışması, “KÖTÜ” olması ise sistemin iflası, kısaca vücudun kanser hücrelerine karşı savunmasız kalması demektir.İşte kanser hücreleri (bedendeki birtakım risk faktörleriyle birlikte duygusal yapıda şok etkisi yapan durumlarla karşılaşırsa,) bağışıklık sistemindeki hasarın etkisiyle orantılı olarak kontrolsüz çoğalmaya başlar.

Kanserin oluşması bir tek nedene bağlı değildir. Yukarıda da anlatmaya çalıştığım gibi  risk faktörlerinin varlığı yanısıra belki de en önemli sorumlusu ZİHİNSEL DURUM’dur.

İnsan sağlığı deyimi ZİHİN VE BEDEN SAĞLIĞI’ni kapsar ve bu ikisinin durumları birbirini etkiler. Pozitif düşünceyi benimseyen, kendisiyle ve çevresiyle barışık, yaşamında sevgiye yer veren, iyi şeyler yapan ve kendini değerli hisseden, ruhsal olarak doyuma ulaşmış insanlar ZİHİNSEL yönden GÜÇLÜ konumdadırlar ve BEDENSEL olarak da İYİ olurlar.

Beden sağlığımızı korumak için birçok önlemler alırız. Hava durumuna uygun giyinmek, terli su içmemek, yorucu bir iş yaptığımızda dinlenmek, çeşitli gıdalarla beslenmek, bol su içmek, egzersiz yapmak, banyo yapmak, ellerimizi yıkamak, dişlerimizi fırçalamak vb. çoğu günlük yaptığımız rutin davranışlar…ZİHİN sağlığımızı korumak için ne gibi önlemler alıyoruz? İşte asıl üzerinde durmamız ve kendimize sormamız gereken soru bu!

Günlük yaşamda bizi üzen, korkutan, sinirlendiren, kızdıran ve öfkelendiren olayların gerçekte zihin ve bedenimize ne kadar zarar verdiğinin farkında mıyız?
MEME SAĞLIĞINIZ  için “DUYGU DURUMUNUZU YÖNETMEYİ ” öğrenebilirsiniz!
Kısaca; MUTLU OLUN, MEME SAĞLIĞINIZI KORUYUN!

Bu yazıyı paylaş

Profesyonel Destek İçin

Bize Ulaşın

Online Seans Talebi