Nisan ayının ilk haftası Ulusal Kanser Haftası olarak kabul edilmekte ve kanser hakkında farkındalık yaratmak için birçok etkinlikler düzenlenmektedir.
Sağlıklı yaşam; fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak “iyi olma” halidir.
Kanser çağımızın giderek artansağlık sorunu olup, bedensel bir hastalık olmakla birlikte, zihin ve ruhsal durumla da ilişkilidir. Ancak bu ilişki, direkt bir etki olarak değil de bağışıklık sistemini zayıflatarak, kansere zemin hazırlayan dolaylı bir etki şeklinde görülmektedir.
Beden-zihin- psikolojik durum bir bütün olup, birinde olan diğerini de etkiler. Bedenimiz hastalandığında, zihinsel olarak çok sıkışık olduğumuz bir anda, ya da psikolojik yönden sıkıntılarımız varsa, kendimizi tam olarak iyi ve sağlıklı hissetmemiz mümkün müdür?
Kanserin oluşumunda birçok risk faktörlerinin bilinmesine karşın, benzer risk faktörlerine maruz kalan her bireyde kanserin neden oluşmadığı sorusunun yanıtını tam olarak veremiyoruz. Ya da aynı kanser tanısını alan kişilerde benzer tedavilerin uygulanmasına karşın birinin tedaviye olumlu yanıt vermesi, diğerinin olumsuz yanıtını nasıl açıklayabiliriz?
Beynin işleyişi ile ilgili çalışmaların artması, bu konuda farklı bakış açısını da ortaya koymaktadır.
Her bireyin zihinsel işleyişi, kendine özeldir.
Burada algı kanalları, geçmiş yaşam deneyimleri, aile ve çevreden öğretilenler, olumlu ya da olumsuza odaklanmak, zeka çeşitleri gibi birçok bireysel faktörler bu işlevin farklılığında rol oynar.
Bilinçaltı zihin tüm algı kanalları ile gelen bilgilerin sorgulanmadan kabul edilmesinden ve de tüm bilgilerin depolanmasından sorumludur.
Düşünerek, farkındalıkla seçim yapmak ise bilinçli zihnin işlevidir.
Düşüncelerin enerji titreşimleri halinde çevreye yayıldığı ve benzer enerjilerin birbirini çektiği, artık kabul edilen bir gerçektir.
Kanser, diğer bir adıyla “kötü hastalık” olarak bilinir. Eğer bu şekilde anlamlandırırsan, bu hastalığın kötü geçeceğine inanıyorsun demektir. Ve de kötü şeyleri yaşamına çekersin.
Kanserle ilgili düşüncelerimiz (yalnızca bugünkü değil, bilinçaltımızda kanser ve kanserli hastalarla ilgili ne kadar kayıt varsa bunların hepsi) duygularımız ve hastalığa bakış açımız, hastalığın oluşumu, seyri ve tedavi süreçlerini de etkilemektedir.
İyi olacağına inanarak, umutla tıbbi tedavisini sürdüren ve yaşamla bağlarını koparmayan, yüreklerinde sevgiyi ve yaşama isteğini besleyen bilinçli hastalar normal yaşamlarını ne kadar yapabiliyorlarsa o oranda sürdürebildikleri ve meşgul olabilecekleri hobiler, müzik, resim gibi sanatsal faaliyetlerde bulunurlarsa hem yaşam kalitelerini hem de zihinsel faaliyetlerindeki kaliteyi artırmış olurlar. Sonunda “kanseri yenebilirler”.
Kanser, tedavi edilebilen bir hastalıktır. Önemli olan “erken tanı” fırsatını yakalamaktır. Öncelikle bunu kabul etmeliyiz. Ayrıca;
Kanserden korunmak için:
Sağlıklı olmayı bilinçlice seçmek ve bunun gereklerini yerine getirmek (dengeli beslenme, kaliteli nefes, uyku, bol su içmek, spor gibi)
Yapılması gerekli sağlık kontrollerinin düzenli olarak yapılması (Kadınlar için meme, erkekler için akciğer ve prostat, mide ve barsaklar)
Düşüncelerimizin kalitesini artırmak ve bilinçaltı zihinde arınmayı gerçekleştirmek
Olumlu duyguları yaşamımızda çoğaltmak…
Tüm bunlar, bağışıklık sistemimizi güçlendirerek bizi hastalık ve kansere karşı koruyan, farkındalıklı eylemlerdir.
Beden-zihin ve psikolojik yönden SAĞLIKLA kalın…